19 Mayıs 2012 Cumartesi

UÇAMIYORUZ

Gerçeklik olsa, öyle bir gerçeklik ki, iç seslerimizi bile duysak ve duyursak, pislikler ve çöp yığınları içinde bir hayat, korkusuz ve tek yüzlü ama çamura bulanmış bir hayat. Herkesin iç ve dış sesleri birbirine karışsa, kaotik bir hayat olsa ve dürüst ilişkiler. Kompleksler ve çirkinlikler fora! Kimse kimseye güvenmez o zaman diye düşünürüz, utanma kalmaz, ayıp olmaz ama o zaman da kötünün bir iyisi olur ve insan herşeye alışır. Şimdi de uçamıyoruz ve herkes alışmış kimse bunu hayalden öte düşünmüyor bile. Çoktan kötünün iyisine alışmış ve bu düzene ayak uydurmuş yürüyoruz, bir de kulp takmışız, adını yer çekimi koymuşuz. Uçmama engel kim? Yerçekimini yaratan mı, düşünen mi, bulan mı? Öyle bir gerçeklik olsa ki uçan canlılar  ve nesneler birbirine çarpışsa. Dağınıklık içinde de bir düzen kurulur, insan her koşulda yaşamını düzenler, uçarken de kendine bir yol çizer, kendi rotamızı belirlediğimiz özgür ve ütopik bir gök olur, insanların ve fikirlerin çarpışıp çekildiği güzel bir gök.